Bir yerlerde maaşlı olarak çalışırken “patronluk, patron olmak” gerçekten insana biraz uzak görünüyor. Ben şahsen tüm patronlarıma biraz “şanslı” biraz da “cesur” gözüyle bakmıştım.

yeliz kesim rtim office musteri temsilcisi

Yeliz Kesim

Müşteri İlişkileri Yöneticisi

Bu içeriği sosyal medyada paylaş:

Erkan Bey Hazir Ofis
Erkan Bey

Eski Müdür, Yeni Patron

Gençken sizden yaşça çok daha büyük olan, şirketinizin patronu “sanki hep o pozisyondaymış, öyle doğmuş” gibi geliyor. Ama değil işte… Ben de kendi işimin patronu oldum sonunda. Eh o kadar da yaşlı sayılmam üstelik.

Bu aşamada, benim gibi, belli bir deneyime (yaşa) geldikten sonra kendi işini kuracak olanlara verebileceğim bazı tüyolar var. Benim gibi olanlara eminim faydası dokunacaktır.

“Neden” diye soranlara cevap: Neden olmasın?

Birçok kişi böyle bir şeye kalkıştığınızı duyunca bunun risk, uğraştırıcı bir şey olacağını söyleyerek, neden böyle bir şeye kalkıştığınızı soracaktır. Aslında hem onlara hem de kendinize şu soruyu sorun: Bu kadar deneyimden sonra, belki de çok da sevmeyeceğiniz bir yerde çalışmak yerine, daha neyi bekliyorsunuz?

Çok önemli bir silahla yola çıkıyorsunuz: Deneyim

Bu birçok genç çalışanın sahip olabileceği eğitim, uzmanlık ve enerjinin yanı sıra eksik kalacağı çok değerli bir özellik. Deneyiminizi faydaya ve elbette paraya çevirmek için cesur olun. Bu zamana kadar biriktirdiğiniz iş deneyimi, sezgi ve karar alma becerisini kullanmanın zamanı gelmiş olmalı.

İlk adım her zaman iyi bir gözlem olmalı.

Her ne kadar sektörünüzü çok iyi biliyor olsanız da böyle bir girişime adım atarken yine de iyi bir gözlem yapmak doğru bir seçim olacaktır. Bu zamana kadar sektörünüzün büyük ölçekli firmalarında çalışmış olabilirsiniz. Şimdi kuracağınız küçük boyutlu firmaların işleyişini, iş akış rotalarını gözlemlemeniz gerekebilir. Ayrıca her zaman için yeni, güncel alternatifleri de dikkate alıp, gerektiğinde onlara göre davranacak bir iş modelini gündeminizde tutun. Unutmayın, şimdi siz büyük ve nispeten hantal yapılara oranla çok daha hızlı tepki verebilecek belki de değişim gösterecek bir boyutta olacaksınız. Bunun da avantajlarını kullanın.

Güvenli olmak her zaman iyidir.

Denize açılırken, tüm sahip olduklarınızı tekneye yükleyip karadan ayrılmayın. Bazı eşyalarınızı da karada bırakın. Yani her yeni girişimin, başarısız olma riskini de taşıdığını unutmayın. Bu yüzden tüm birikimlerinizi yeni girişiminize yatırmak yerine, güvenli bir alanı koruyacak şekilde, küçük ölçekte işe başlamak doğru bir karar olacaktır.

Harcarken kazanın: Maliyetleri minimumda tutun.

Her ne kadar yeni bir işe başlamanın heyecanı insanın aklını kolayca çelebilmesine rağmen, kontrolü kaybetmemek önemli. Bu aşamada maliyetleri ne kadar düşük tutarsanız, başarı şansınızı o oranda yükseltirsiniz.

Bu konuda en büyük kalem, her zaman iş yerinin fiziksel olarak yarattığı maliyetlerdir. Kira, elektrik, internet gibi sabit düzenli giderlerin yanı sıra ilk açılıştaki eşya, mobilya, ekipman gibi unsurlar alt alta konduğunda ciddi rakamlara ulaşabilir. Bu açıdan geleneksel çözümler yerine çağdaş bazı çözümlere gitmek en doğru seçenek olabilir.

Hazır ofislerin ya da sanal ofislerin sunduğu avantajlar bu aşamadaki her girişim için gerçek bir hayat kurtarıcı olabilir. Buradaki belki de en önemli kavram “uyumluluk”… Tek kişilikten başlayarak 8-10 kişiye kadar çeşitlenebilen ölçekte size uyum sağlayan bu tür ofis hizmetleri, esnek çalışma saatleri ve çalışma şartları ile de size gerçekten ayak uydurmak için tasarlanmış gibi. Elbette size sunduğu fiziksel şartların kalitesi, müşteriler karşısında işinize kattığı prestij algısı gibi konular da işin cabası.

Bu içeriği sosyal medyada paylaş: